Karadeniz Ereğli Ziraat Odası

Vatan Hürriyet Ekmek

ZOBİS
ZOBİS
Karadeniz Ereğli Ziraat Odası > Haberler > “TÜCCARLAR VE İHRACATÇILAR, ÇİFTÇİNİN ALEYHİNE ÇALIŞMAMALIDIR”

“TÜCCARLAR VE İHRACATÇILAR, ÇİFTÇİNİN ALEYHİNE ÇALIŞMAMALIDIR”

“TÜCCARLAR VE İHRACATÇILAR, ÇİFTÇİNİN ALEYHİNE ÇALIŞMAMALIDIR”

Hemen her yıl yaşayarak gördüğümüz oyunlar ve spekülasyonlar, bu yıl da tekrar ediliyor. Hasattan çok önce daha ortada bir şey yokken, hiçbir bilimsel temele dayanmayan rekolte tahminleri yapılmış, olmayan fındığın fiyatı aylar öncesinden spekülasyonla belirlenmeye çalışılmıştır.

TZOB - Türkiye Ziraat Odaları Birliği, Batı Karadeniz'deki Ziraat Odalarının başkanları, yöneticileri ve çiftçilerin katılımıyla Sakarya’nın Kocaali İlçesi Alandere Mahallesinde üreticiye ait bir fındık bahçesinde basın toplantısı düzenlendi. Sakarya Ziraat Odaları İl Koordinasyon Kurulu Başkanı Ali Şener Bayraktar tarafından yapılan basın açıklamasında, Karadeniz Bölgesi ve ülke ekonomisi açısından vazgeçilmez bir ürün olan fındıkta, Türkiye’nin en önemli üretici ve ihracatçı konumunda bulunduğu kaydedildi. Ali Şener Bayraktar, Türkiye’nin dünya fındık talebinin yüzde 87’sini, üretiminin yüzde 70’ini yaptığını bildirerek, Karadeniz’in topyekun, dört gözle Toprak Mahsulleri Ofisi’nin alım fiyatı açıklamasını beklediğini, Ofis’in üreticiyi mağdur etmeyeceğine inandıklarını söyledi. Karadeniz Bölgemiz ve ülkemiz açısından vazgeçilmez bir ürün olan fındıkta hasada çok az bir zaman kaldı. Hasat öncesi üreticilerimizin beklentilerini dile getireceğimiz toplantımıza hoş geldiniz diyor, sizleri sevgi ve saygılarımla selamlıyorum. Hepinizin bildiği gibi dünyada “fındık” deyince akla gelen ilk ülke Türkiye’dir. Çünkü, dünya fındık talebinin ortalama yüzde 87’sini tek başına Türkiye karşılamaktadır. Sadece talep olarak değil, dünya fındık üretiminin ortalama yüzde 70’i de ülkemizde yapılmaktadır



Bu kadar önemli bir üründe, yeri doldurulamaz bir konumda bulunmamızı kim sağlıyor diye baktığımızda, Karadeniz Bölgemizdeki 400 bin fındık üreticisi aileyi görürüz. Bu 400 bin fındık üreticisi aile, 700 bin hektar alanda fındık üretmekte, ülkemize her yıl ortalama 2 milyar dolar döviz kazandırmaktadır. Fındık dışında bu kadar fazla ihracat yaptığımız başka bir tarım ürününe sahip olmadığımızı da burada belirtmeliyiz. Fındık, Karadeniz Bölgemizde, sadece fındık üreticilerinin değil, işçisinden, nakliyesine, fındık işleyeninden, ticaretine yüz binlerce kişinin ve ailenin de en önemli geçim kaynağıdır. Karadeniz insanının işi de aşı da fındıktır. Karadeniz bölgesinde hayat, fındık üzerine kurulmuştur. Buna rağmen, bu kadar değerli ürünü üreten fındık üreticisi zor durumdadır. Yeterince gelir elde edememekte, elde ettiğini de yaptığı masraflara harcamaktadır. Kalan tutar da borçlarını kapatmaya yetmemektedir. Fındıkta hasada yaklaştığımız şu günlerde, hemen her yıl yaşayarak gördüğümüz oyunlar ve spekülasyonlar, bu yıl da tekrar ediliyor. Hasattan çok önce daha ortada bir şey yokken, hiçbir bilimsel temele dayanmayan rekolte tahminleri yapılmış, olmayan fındığın fiyatı aylar öncesinden spekülasyonla belirlenmeye çalışılmıştır. Üstelik, bütün tarafların anlaşmasıyla rekolte tahmini yapma ve açıklama görevi sadece Tarım ve Orman Bakanlığı’nda olması kararlaştırılmışken. Şimdi sormak lazım, İhracatçı Birlikleri, ABD’deki Uluslararası Sert Kabuklu ve Kuru Meyveler Konseyi’nin (INC) toplantısında, neye dayanarak ülkemizin fındık rekolte tahminini 775 bin ve 40 bin tonluk stokla 815 bin ton olarak açıklamıştır. Çiftçinin emeğinin karşılığında gözü olanların amacı da hedefi de bellidir. Oynanan oyun apaçık ortadadır. Hedeflerinde Ziraat Odaları vardır. Bunların bütün derdi, Ziraat Odalarını ortadan kaldırıp piyasada istedikleri gibi, tek başına at koşturmaktır. Amaçları budur. Neden Ziraat Odalarını ve Ziraat Odaları Birliğini istemiyorlar? Çünkü Ziraat Odaları ve Ziraat Odaları Birliği Toprak Mahsulleri Ofisi’nin piyasaya girmesini talep ediyor, bunu da sağlıyor. Amaçları, Ziraat Odalarının olmadığı bir ortamda fındığı bol gösterip fiyatı düşük tutmak, çiftçinin bin bir zahmetle ürettiği fındığı yok pahasına kapatmaktır. Buna engel olarak da Ziraat Odalarını görüyorlar. Fındıkta özellikle ilk dönemlerde, ürün üreticinin elindeyken oluşan fiyat çok önemlidir. Bizim tek derdimiz üreticimizin emeğinin karşılığını almasıdır. İşte burada Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) büyük önem taşıyor. Çünkü ne yazık ki ülkemizde serbest piyasa düzeni, fındıkta işlememektedir. Bunun sebebi, piyasada çok sayıda küçük fındık üreticisi bulunmasına karşın bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda az alıcı olmasıdır. Tüccarlar ve ihracatçılar, çiftçinin aleyhine çalışmamalıdır. Uzun vadeli çıkarlarını düşünmeli, paydaş olduklarını unutmamalıdırlar. Bugün çiftçinin yanında olurlarsa, yarın da çiftçi onların yanında olur. Üreticinin yanında olmazlarsa, örnekleri görüldüğü gibi yabancı firmaların Türkiye taşeronu olur ve maaşla fındık alımı yapan firma elemanına dönüşürler. Yabancılar, fındık piyasası üzerinde her türlü baskı ve oyunu oynamakta, fiyatlar üzerinde spekülasyon yapmaktadır. Şimdi sormak lazım; 10 gün önce 18-20 lira olan fındık fiyatları, ortada yeni mahsul fındık çıkmamışken, bir anda neden 12-13 lira seviyelerine düştü. Fiyatlarla kim oynuyor? Bunu da ilgili kurumların araştırması gerekir. Üreticinin emeği üzerinde oynanan kirli oyun açığa çıkarılmalıdır. Biz bu oyunun farkındayız. Bu oyunu oynayanların hedefi, hasada yaklaştığımız şu günlerde piyasadaki fiyatları düşük gösterip Ofis’in düşük fiyatla piyasaya girmesini sağlamaktır. Ölümü gösterip sıtmaya razı etmeye çalışıyorlar. Biz bu oyuna rıza göstermeyiz. TMO da bu oyuna gelmemelidir. Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanımız Sayın Şemsi Bayraktar ve Ziraat Odaları bu yapıyla mücadelede kararlıdır.  Geçmişte olduğu gibi bugün de gelecekte de bu mücadele sürdürülecektir. Yapılan etkili mücadelenin sonuçları geçmişte alınmıştır. Hiç kimsenin kuşkusu olmasın olumlu sonuçlar, bugün de yarın da alınacaktır. Şu anda üreticinin elinde fındık yok. Fındığı tüccar satmakta, alımı da tüccar ve ihracatçı yapmaktadır. TMO, fındık alım fiyatını belirlerken bu durumu göz önünde bulundurmalıdır. Kimin kime ne fiyat verdiğini dikkate almalıdır. Ofis, üreticide fındığın olmadığı bu dönemde oluşan suni fiyata göre karar vermemelidir. Yeni mahsul fındık pazara indiğinde eğer TMO piyasaya girmezse fiyat çok fazla düşer. Ofis, geçmiş yıllarda da sergilen bu kirli oyuna kanmadığını açıkladığı fiyatlarla göstermiştir. Bu yıl da üreticimiz böyle bir beklenti içindedir. Ofis’in, üreticimizi mağdur etmeyeceğine inanıyoruz. Sözde serbest piyasa düzeninde özde çok sayıda satıcı, az sayıda alıcının olduğu tekelci yapıda kaybeden her zaman üreticidir. Ülkemiz fındık piyasasında gerçekte tekelci bir piyasa vardır. Bu ortamda düşük fiyatlarla üreticiyi sömürmelerinin önüne geçebilecek, üretici aleyhine işleyen bu haksız yapıyı, kıracak tek güç TMO’dur. Çünkü fındık üreticimiz, alıcılar karşısında ekonomik açıdan örgütlü ve güçlü değildir. Fındığı, piyasada oluşacak talebe göre arz edememektedir. Bölgede işleyen lisanslı depolar ve ürün ihtisas borsası yoktur. Borç yükü altında ezilen üretici, fındığını bir an önce satıp borcunu kapatmaya çalışmaktadır. Bu nedenle de elindeki fındığı değerinden değil, piyasada oluşan fiyattan, yok pahasına da olsa satmak zorunda kalmaktadır. Üreticinin bu piyasa şartlarından korunması gerekmektedir. Görünen köy kılavuz istemez. Üreticiyi bu yapıda koruyacak tek kuruluş TMO’dur. Piyasadaki tekelci yaklaşımın kırılmasının, piyasadaki istikrarın sağlanmasının başka yolu yoktur. Fındık stratejisinin oluşturulduğu 2009 yılından sonra TMO’nun alım yaparak devreye girdiği her yıl, fındık piyasası ve fındık fiyatları, spekülasyondan uzak, tekelci yaklaşıma müdahale fırsatı vermeyecek şekilde oluşmuştur. Bundan ihracat fiyatlarındaki artışla birlikte ülkemiz de kazançlı çıkmıştır. Bu nedenle bu yıl da üreticiyi bahçede tutacak ve üretimi devam ettirecek açıklamayı, TMO gecikmeden yapmalıdır. Üreticinin temsilcisi olarak tüm açıklamalarımızda, TMO’nun bu yıl ve sonraki yıllarda da alım yaparak piyasada olması gerektiğini söyledik. Yüzbinlerce fındık üreticisinin umudu da güvencesi de TMO’dur. Karadeniz, topyekun, dört gözle TMO’nun alım fiyatı açıklamasını beklemektedir. Ofis’in piyasaya girmemesi durumunu düşünmek bile istemiyoruz. TMO, piyasaya girmezse üreticinin hali perişandır. Şuna dikkati çekmek istiyoruz. Piyasada fiyat denince Giresun kalite fındık fiyatı dikkate alınıyor. Oysa Giresun kalite fındık, toplam fındık üretiminin yüzde 20’sini bile bulmamaktadır. Piyasadaki fındık fiyatlarında, Giresun kalite fındık fiyatının dörtte biri altında satılan fındıklar vardır. TMO, her ne kadar Giresun kalite fındığı kilogramı 14,5 liradan, levant kalite fındığı 14 liradan alsa da 13 liradan aldığı fındık da bulunmaktadır. Üreticimizin çok büyük bölümü TMO alımlarında 14,5 liralık fiyatı görememiştir. Ofis, geçen yıl levant kalite fındık için 14,00 ve Giresun kalite fındık için 14,50 liralık fiyat açıklamıştı. Yalnız unutulmamalıdır ki, Son bir yıllık (2018 Haziran-2019 Haziran) dönemde; Gübrelerden, DAP yüzde 60,3, ÜRE yüzde 55,6, CAN yüzde 55,7 artmıştır. Yine bu dönemde, tarım ilaçlarında yüzde 100 ile yüzde 200, fındığın en önemli girdi kalemi olan işçilik maliyetlerinde yüzde 55 ile 70 arasında artmış yaşanmıştır. TMO, bu yıl alım fiyatını belirlerken, geçen yılki fiyatın üzerine, son bir yıllık dönemde girdi kalemlerinde görülen artışları göz önünde tutmayı ihmal etmemelidir. Ofis, hızlı şekilde alımlara girmeli, ihtiyaç olan yerlerde geçici alım merkezleri oluşturmalıdır. 400 bin fındık üreticisi ailemizin, beklentisi de umudu da bu yöndedir. Bizler TMO’ya sadece alım yetkisi değil, ihracat yetkisinin de verilmesini istiyoruz. Ancak bu şekilde hem üreticimiz hem de ülkemiz kazanacaktır. 2009 yılında 150 lirayla başlayan, 2013 yılında 160 liraya, 2014 yılında 170 liraya çıkarılan alan bazlı destek, çiftçimizin bahçede kalması ve üretime devam etmesi açısından çok önemlidir. Alan bazlı destek üretici için can simidi durumundadır. Bilindiği gibi 2009-2010 ve 2011 yılları için getirilen alan bazlı destek, 2011 yılında sona ermişti. Bu desteğin devamı için uzun süre mücadele verildi. Başından itibaren bu mücadeleyi sürdüren, her platformda çiftçinin haklarını savunan Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 2012 yılında TZOB Yönetim Kurulu ile birlikte ziyaret ettiği dönemin Hazine’den sorumlu Başbakan Yardımcısını ikna ederek, bu desteğin devam etmesini ve her yıl 800-850 milyon liralık bir desteğin fındık üreticisinin cebine girmesini sağladı. 5 yıldır değişmeyen bu destek, günün şartlarına göre belirlenmeli, artarak devam etmelidir. Bugünlerde fındık üzerine büyük bir oyun oynanıyor. Bu oyunu bozmak için buradayız. Ziraat Odaları olarak bu oyunu bozma mücadelemiz sürüyor. Bizim hedefimiz, üreticimizin fındığı değerinden sattığı bir fındık piyasasının oluşmasıdır. Fındıktaki sorunlar çözülsün istiyoruz. Üreticimiz, tüccarımız, sanayicimiz, ihracatçımız, esnafımız, herkes kazansın. Ancak birileri kazanırken, üreticilerimiz sömürülmesin diyoruz.